Turkish - English
Definition of menekşe in Turkish English dictionary
- (Botanik) violet
- (isim) Violet
He likes women with violet eyes.
-O, menekşe gözlü kadınlardan hoşlanıyor.
The violet is violet.
-Menekşe menekşe rengidir.
- (Tabiat Doğa) (bitki, Fam: menekşegiller,benefsencize) [syn.: menekşe, benefşe] violet, sweet violet
- slang anus, asshole
- menekşe çiçeğinin mor rengi
- violet-purple flowers
- menekşe renkli
- violet
- hercâyî menekşe
- pansy
- hercai menekşe
- viola
- hercai menekşe
- pansy [(Konuşma Dili)]
- hercai menekşe
- (Tabiat Doğa) (bitki, Fam: menekşegiller,benefsencize) [syn.: hercai menekşe, alacamenekşe] pansy, field pansy, wild pansy, heartsease
- yabani menekşe
- love in idleness
Related Terms
Turkish - Turkish
Definition of menekşe in Turkish Turkish dictionary
- Menekşegillerden, bir veya çok yıllık otsu bitki (Viola tricolor)
- Bu bitkinin mor renkli, güzel kokulu çiçeği
- benefşe
- (Osmanlı Dönemi) BENEFSEC
- maluzya
- viola
- (Osmanlı Dönemi) FİRFÎR
- menekşe gözlü
- Gözleri koyu lâcivert renkte olan
- menekşe gülü
- Tırmanıcı, küçük çiçekli bir gül (Rosa chinensis)
- menekşe rengi
- Menekşe çiçeğinin mor rengi
- menekşe rengi
- Bu renkte olan
- HERCÂYÎ MENEKŞE
- (Osmanlı Dönemi) Bir cins menekşe
- hercai menekşe
- Bu bitkinin çiçeği
- hercai menekşe
- Menekşegillerden, mor, sarı, beyaz renkte, menekşeye benzer çiçekleri olan yıllık bir bitki, alaca menekşe (Viola tricolor)
- yabani menekşe
- Menekşe çiçeğinin yabanî bir türü
Related Terms
menekşe
Hyphenation
me·nek·şePronunciation
Resimler
History
Favorites