She didn't dare touch the greasy restaurant menu.
- O, yağlı restoran menüsüne dokunmaya cesaret edemedi.
Sami gave Layla the breakfast menu.
- Sami, Leyla'ya kahvaltı menüsünü verdi.
Can I have the menu again, please?
- Menüyü tekrar alabilir miyim lütfen?
Can I order from the breakfast menu?
- Ben kahvaltı menüsünden sipariş verebilir miyim?