There was a great variety of dishes on the menu.
- Menünün içinde büyük bir çeşit yemek vardı.
Tom didn't need to look at the menu because he'd been to that restaurant many times before.
- Tom'un menüye bakmasına gerek yoktu çünkü daha önce o restoranda defalarca bulunmuştu.
Tom makes a lot of money translating menus for restaurants.
- Tom restoranlar için menüleri çevirerek çok para kazanır.
During the siege, zoo animals regularly ended up on restaurant menus.
- Kuşatma sırasında, hayvanat bahçesi hayvanları düzenli olarak restoran menülerine düştüler.