My immediate boss is tough to please.
- Şimdiki patronumu memnun etmek zordur.
She's hard to please.
- Onu memnun etmek zor.
Tom is impossible to satisfy.
- Tom'u memnun etmek imkansız.
It is difficult to satisfy everyone.
- Herkesi memnun etmek zordur.
I pleased you, right?
- Seni memnun ettim, değil mi?
The play pleased the audience.
- Oyun izleyiciyi memnun etti.