Everyone has the right to take part in the government of his country, directly or through freely chosen representatives.
- Her şahıs, doğrudan doğruya veya serbestçe seçilmiş temsilciler vasıtasıyla, memleketin kamu işleri yönetimine katılmak hakkını haizdir.
He betrayed his country.
- O, memleketine ihanet etti.
Books can transport you to faraway lands, both real and imagined.
- Kitaplar sizi hem gerçek hem de hayali uzak memleketlere götürebilir.
Tom owns a small piece of land in the country.
- Tom memlekette küçük bir araziye sahiptir.
Everyone has the right to take part in the government of his country, directly or through freely chosen representatives.
- Her şahıs, doğrudan doğruya veya serbestçe seçilmiş temsilciler vasıtasıyla, memleketin kamu işleri yönetimine katılmak hakkını haizdir.
On a sudden impulse, I returned to my home town.
- Ani bir dürtü üzerine, memleketime geri döndüm.
My home town is adjacent to the ocean.
- Memleketim okyanusa komşu.