Bu film gerçekten ebedi bir başyapıt.
- This movie is indeed a timeless masterpiece.
Onlar Avrupa sanatının başyapıtlarıdırlar.
- They are masterpieces of European art.
Bu senfoni gerçek bir şaheser.
- This symphony is a real masterpiece.
Bu gerçek bir şaheser.
- This is a true masterpiece.
Bu resme onu gördüğüm anda aşık oldum. O bir sanat eseri.
- I was in love with this picture the moment I saw it. It's a masterpiece.
Maliyeti ne kadar olursa olsun, milyoner sanat eserini alma konusunda ısrar etti.
- The millionaire insisted on acquiring the masterpiece no matter how much it cost.