Bir veda toplantısı, Bay Jones'un şerefinde düzenlendi.
- A farewell meeting was held in honor of Mr Jones.
Yarın burada bir toplantı yapacağız.
- We are going to have a meeting here tomorrow.
Tom seninle bir miting yapmak ister.
- Tom wants to have a meeting with you.
Tom gelinceye kadar mitinge başlamayacağız.
- We won't start the meeting until Tom comes.
Tom'un patronuyla buluşması gerilimli idi.
- Tom's meeting with his boss was very tense.
Eski arkadaşımla buluşmak çok hoştu.
- Meeting my old friend was very pleasant.
Ben kısa sürede seninle tekrar görüşmek için sabırsızlanıyorum.
- I look forward to meeting you again soon.
Beni tanıyormuş gibi davranıyorsun; bu bizim ilk görüşmemiz!
- You're acting like you know me; this is the first time we're meeting!
Şirketimizin ilk önceliği, müşterilerimizin ihtiyaçlarını karşılamaktır.
- Our company's first priority is meeting our customers' needs.
Onu karşılamak amacıyla oraya gittim.
- I went there for the purpose of meeting him.
Onunla karşılaşmadan önce, Pizzaro adamlarının ve silahlarının çoğunu kasaba yakınında sakladı.
- Before meeting him, Pizzaro hid many of his men and guns near the town.
O, atletizm karşılaşmasına katıldı.
- He took part in the athletic meeting.
Bir dahaki sefere bir buluşma yeri kararlaştıracağız.
- Next time we'll agree on a meeting place.
Seninle gerçek hayatta buluşmak harikaydı.
- It was awesome to meet you in real life!
Eski arkadaşımla buluşmak çok hoştu.
- Meeting my old friend was very pleasant.
O sizinle karşılaşmak için hevesliydi.
- He was anxious to meet you.
Seninle burada karşılaşmak ne şans.
- How lucky to meet you here.
Babamı karşılamak için havaalanına gittim.
- I went to the airport to meet with my father.
Babamı karşılamak için havaalanına gittim.
- I went to the airport to meet my father.
Herkes seninle tanışmak istiyor.Sen ünlüsün!
- Everyone wants to meet you. You're famous!
Peter, çocuksu kızlardan bıktı ve gerçekten olgun bir kadınla tanışmak istedi.
- Peter was fed up with childish girls and wanted to meet a really mature woman.
Görüşmek istediğim Tom'dur.
- Tom is the one I want to meet.
Onunla görüşmek için oraya gittim.
- I went there to meet him.
Bir dahaki sefere bir buluşma yeri kararlaştıracağız.
- Next time we'll agree on a meeting place.
Sana rastlamak ne güzel. Ben bir karıncayiyenim.
- Pleased to meet you. I am an anteater.
Sizin gibi hoş insanlara rastlamak enderdir.
- It's rare to meet nice people like you.
Yarın atletik yarışmaya katılmamız gerekiyor.
- We are supposed to take part in the athletic meet tomorrow.
Atletik yarışma gelecek haftaya kadar ertelendi.
- The athletic meet was put off until next week.
Yarın öğleden sonra ilk olarak personel toplantısı yapmak istiyorum, bu yüzden konferans salonunu ayırır mısın?
- I'd like to hold a staff meeting first thing tomorrow afternoon, so could you reserve the conference room?
Tom seninle bir miting yapmak ister.
- Tom wants to have a meeting with you.
Her durumda, atletik karşılaşma düzenlenecek.
- Rain or shine, the athletic meet will be held.
Her zamanki saatte seni karşılayacağım.
- I'll meet you at the usual time.
Japonya'da biriyle karşılaştığında başla selamlamak uygundur.
- In Japan, it is proper to bow when you meet someone.
Toplantımız için uygun zaman bulabilir misin?
- Can you find suitable time for our meeting?
Paris'te onunla buluşma şansım vardı.
- I had a chance to meet him in Paris.
Onunla kahve dükkanında buluşmaya söz verdi.
- He promised to meet her at the coffee shop.
O dün gece onu karşılamak için söz verdi.
- She promised to meet him last night.
Dünyanın pek çok yerinde, herkesin ihtiyaçlarını karşılamak için yeterli yiyecek yoktur.
- In many parts of the world, there is not enough food to meet everyone's needs.
Onunla kahve dükkanında buluşmaya söz verdi.
- She promised to meet him at the coffee shop.
Onunla kahve dükkanında buluşmaya söz verdi.
- He promised to meet him at the coffee shop.
Onunla karşılaşmadan önce, Pizzaro adamlarının ve silahlarının çoğunu kasaba yakınında sakladı.
- Before meeting him, Pizzaro hid many of his men and guns near the town.
O, atletizm karşılaşmasına katıldı.
- He took part in the athletic meeting.
They came together in a chance meeting on the way home from work.
We need to have a meeting about that soon.
Earthquakes occur at the meeting of tectonic plates.
What has the meeting decided.
OK, let's arrange a meet with Tyler and ask him.
And therewythall they spurred their horsys, and mette togydirs so harde that Sir Epynogrys smote downe Sir Dynadan.
Shall we meet at 8 p.m in our favorite chatroom?.
I met with them several times.
The right wing of the car met the column in the garage, leaving a dent.
The forest meets the sea along this part of the coast.
pleased to meet you.
Would you meet her?.
England and Holland will meet in the final.
... uh... and in the house behalf of to this meeting ...
... of a ranking meeting. ...