Marangoz döşemeyi ölçüyor.
- The carpenter is measuring the floor.
Biz nehrin derinliğini ölçüyoruz.
- ׁWe're measuring the depth of the river.
Bir hükümetin gayri safi mutluluk ölçme hakkında nasıl hareket edeceğini merak ediyorum.
- I wonder how a government would go about measuring gross national happiness.
Termometre, sıcaklık ölçmek için bir araçtır.
- The thermometer is an instrument for measuring temperature.
Termometre, sıcaklık ölçmek için bir araçtır.
- The thermometer is an instrument for measuring temperature.
Bir hükümetin gayri safi mutluluk ölçme hakkında nasıl hareket edeceğini merak ediyorum.
- I wonder how a government would go about measuring gross national happiness.
Halı almadan önce odayı ölçmek zorunda kalacağız.
- We'll have to measure the room before we buy the rug.
Sıcaklığını ölçmek istiyoruz.
- We want to measure your temperature.
Önleyici tedbirler gerçek tedaviden çok daha etkilidir.
- Preventive measures are much more effective than the actual treatment.
Yangın yetersiz tedbirlerle önlenemez.
- Fire cannot be prevented by half measures.
Böylesine önlemler gerekli değildi.
- Such measures were not necessary.
Biz trafik kazalarını önlemek için gerekli önlemleri almamız gerekir.
- We must take measures to prevent traffic accidents.
Gabriel Roiter ölçüsünü tanımlamak için daha sezgisel olabilen ikinci bir yol vardır.
- There is a second way to define the Gabriel-Roiter measure which may be more intuitive.
Birçok Avrupa mutfakları orada kuru malzemeler tartıldığından dolayı bir teraziye sahiptir, Amerika'da tam tersine onlar hacimle ölçülmektedir.
- Many European kitchens have scales because dry ingredients are measured by weight there, unlike in America, where they are measured by volume.
O sadece beklenen kriterlere uymuyor.
- He just doesn't measure up.
Gabriel Roiter ölçüsünü tanımlamak için daha sezgisel olabilen ikinci bir yol vardır.
- There is a second way to define the Gabriel-Roiter measure which may be more intuitive.
Biz öğrencilerin giriş sınavındaki başarılarından büyük ölçüde sorumluyuz.
- We are, in large measure, responsible for students' success in the entrance exam.
Enflasyonun başka dönemini önlemek için bir önlem olarak, bizim hükümet faiz oranlarını yükseltti.
- As a measure to prevent another period of inflation, our government has jacked up interest rates.
Nispi nem oranını ölçmek için, bir psikrometre kullanabilirsiniz.
- You can use a psychrometer to measure relative humidity.
Tom, inatçı olmasına rağmen, büyük fıçı ölçü birimi yerine, mantıklı olan metrik sistemi değiştirmeyi reddediyordu.
- Tom, stubborn as he was, refused to change to the sensible metric system, preferring to measure volume in hogsheads instead.
Acre bir ölçü birimidir; Akra, Gana'nın başkentidir ve Acre, bir Brezilya eyaletidir.
- An acre is a unit of measurement; Accra, the capital of Ghana, and Acre, a Brazilian state.
Harvard'ın bilim adamları, çocuk sahibi olan veya olmayan 58 bekâr ve evli erkek tükürüğündeki erkek hormon miktarını ölçtü.
- Harvard scientists have measured the amount of male hormone in the saliva of 58 single and married men with or without children.
Pek çok kent yöneticilerinin uyguladığı kemer sıkma politikası son derece sevimsizdir.
- The austerity measures that many city governments have implemented are hugely unpopular.
Ölçümler hassas olmalı.
- The measurements must be precise.
Ölçümler hassas olmalı.
- The measurements need to be precise.
Pek çok kent yöneticilerinin uyguladığı kemer sıkma politikası son derece sevimsizdir.
- The austerity measures that many city governments have implemented are hugely unpopular.
He took drastic measures to halt inflation.
Can we this quote? The unwise man never knows the measure of his stomach. — from the Hávamál.
... but increasingly psychologists are finding ways of measuring happiness and they’re ...