Sıcaklığını ölçmek istiyoruz.
- We want to measure your temperature.
Birçok astronom çeşitli farklı teknikler kullanarak Hubble sabitini ölçmek için çok çalışıyor.
- Many astronomers are working hard to measure the Hubble constant using a variety of different techniques.
O etkin önlemler alamadı.
- He could not take effective measures.
Böylesine önlemler gerekli değildi.
- Such measures were not necessary.
Biz öğrencilerin giriş sınavındaki başarılarından büyük ölçüde sorumluyuz.
- We are, in large measure, responsible for students' success in the entrance exam.
Zamanın ölçüsü nedir?
- What are the measures of time?
Tom tedbire karşı çıktı.
- Tom opposed the measure.
Önleyici tedbirler gerçek tedaviden çok daha etkilidir.
- Preventive measures are much more effective than the actual treatment.
Yatağın uzunluğunu ölçtü.
- He measured the length of the bed.
Zamanın ölçüsü nedir?
- What are the measures of time?
Enflasyonun başka dönemini önlemek için bir önlem olarak, bizim hükümet faiz oranlarını yükseltti.
- As a measure to prevent another period of inflation, our government has jacked up interest rates.
Nispi nem oranını ölçmek için, bir psikrometre kullanabilirsiniz.
- You can use a psychrometer to measure relative humidity.
Acre bir ölçü birimidir; Akra, Gana'nın başkentidir ve Acre, bir Brezilya eyaletidir.
- An acre is a unit of measurement; Accra, the capital of Ghana, and Acre, a Brazilian state.
Tom, inatçı olmasına rağmen, büyük fıçı ölçü birimi yerine, mantıklı olan metrik sistemi değiştirmeyi reddediyordu.
- Tom, stubborn as he was, refused to change to the sensible metric system, preferring to measure volume in hogsheads instead.
Pek çok kent yöneticilerinin uyguladığı kemer sıkma politikası son derece sevimsizdir.
- The austerity measures that many city governments have implemented are hugely unpopular.
Harvard'ın bilim adamları, çocuk sahibi olan veya olmayan 58 bekâr ve evli erkek tükürüğündeki erkek hormon miktarını ölçtü.
- Harvard scientists have measured the amount of male hormone in the saliva of 58 single and married men with or without children.
Ölçümler hassas olmalı.
- The measurements need to be precise.
Uluslararası Sun-Earth Explorer 3 uzay gemisi kuyruklu yıldız Giacobini-Zinner'in kuyruğu boyunca uçarken 11 Eylül 1985'te ilk doğrudan kuyruklu yıldız ölçümleri yaptı.
- The International Sun-Earth Explorer 3 (ISEE-3) spacecraft made the first ever direct cometary measurements on September 11, 1985 as it flew through the tail of Comet Giacobini-Zinner.
Pek çok kent yöneticilerinin uyguladığı kemer sıkma politikası son derece sevimsizdir.
- The austerity measures that many city governments have implemented are hugely unpopular.
O sadece beklenen kriterlere uymuyor.
- He just doesn't measure up.
Bilimsel yöntem, ölçülebilir belirsizlikleri açıklar.
- The scientific method accounts for measurable uncertainties.
Depremler nasıl ölçülür?
- How are earthquakes measured?
Sıcaklık bir termometreyle ölçülür.
- The temperature is measured by a thermometer.
Şu ana kadar ölçülen en küçük mesafe nedir?
- What is the smallest distance ever measured?
Önleyici tedbirler gerçek tedaviden çok daha etkilidir.
- Preventive measures are much more effective than the actual treatment.
Virüsün daha fazla yayılmasını engellemek için ciddi tedbirler alınmalı.
- Drastic measures must be taken to prevent the further spread of the virus.
Onu önlemek için güçlü önlemler aldık.
- We took strong measures to prevent it.
O etkin önlemler alamadı.
- He could not take effective measures.
Zamanın ölçüsü nedir?
- What are the measures of time?
Bu ağacın etrafı üç metre ölçülür.
- This tree measures three meters around.
Onu önlemek için güçlü önlemler aldık.
- We took strong measures to prevent it.
O etkin önlemler alamadı.
- He could not take effective measures.
Yunanistan mali sisteminin çökmesini önlemek için radikal tedbirler alıyor.
- Greece is taking radical measures to prevent a collapse of its financial system.
Önleyici tedbirler gerçek tedaviden çok daha etkilidir.
- Preventive measures are much more effective than the actual treatment.
Birçok Avrupa mutfakları orada kuru malzemeler tartıldığından dolayı bir teraziye sahiptir, Amerika'da tam tersine onlar hacimle ölçülmektedir.
- Many European kitchens have scales because dry ingredients are measured by weight there, unlike in America, where they are measured by volume.
İyi bir eğitimin değeri para cinsinden ölçülemez.
- The value of a good education cannot be measured in terms of money.
Marangoz döşemeyi ölçüyor.
- The carpenter is measuring the floor.
Biz nehrin derinliğini ölçüyoruz.
- ׁWe're measuring the depth of the river.
Biz nehrin derinliğini ölçüyoruz.
- ׁWe're measuring the depth of the river.
Bir hükümetin gayri safi mutluluk ölçme hakkında nasıl hareket edeceğini merak ediyorum.
- I wonder how a government would go about measuring gross national happiness.
Ödünç alabileceğim bir şerit metren var mı?
- Do you have a tape measure I could borrow?
Ölçüsüz korku daima beceriksizce hareket ettirir.
- Measureless fear makes always to act clumsily.
Measuring tape.
Girişim, köylüler için yaşam kalitesini ölçülebilir şekilde artırdı.
- The initiative measurably improved quality of life for the villagers.
Bir hükümetin gayri safi mutluluk ölçme hakkında nasıl hareket edeceğini merak ediyorum.
- I wonder how a government would go about measuring gross national happiness.
Termometre, sıcaklık ölçmek için bir araçtır.
- The thermometer is an instrument for measuring temperature.
He took drastic measures to halt inflation.
Can we this quote? The unwise man never knows the measure of his stomach. — from the Hávamál.
Honesty is the true measure of a man.
Look at Carpenters! . . . In old times it was a proverb Measure twice, and cut once..
Mr. Paz noted that since the onset of the credit crisis, eBay, like other companies, hasn’t been able to measure twice and cut once..
It's a passable substitute, but it will never measure up to the original.
The peck and the bushel are commonly used imperial dry measures.
He tossed in a couple of extra shirts for good measure and closed the suitcase.
He argued in measured tones.
... was just mentioning about trying to measure ...
... to really accept that there isn't an objective measure ...