Bilimsel yöntem, ölçülebilir belirsizlikleri açıklar.
- The scientific method accounts for measurable uncertainties.
Nispi nem oranını ölçmek için, bir psikrometre kullanabilirsiniz.
- You can use a psychrometer to measure relative humidity.
Halı almadan önce odayı ölçmek zorunda kalacağız.
- We'll have to measure the room before we buy the rug.
Yangın yetersiz tedbirlerle önlenemez.
- Fire cannot be prevented by half measures.
Yunanistan mali sisteminin çökmesini önlemek için radikal tedbirler alıyor.
- Greece is taking radical measures to prevent a collapse of its financial system.
O etkin önlemler alamadı.
- He could not take effective measures.
Sert zamanlar sert önlemler gerektirir.
- Drastic times call for drastic measures.
Gabriel Roiter ölçüsünü tanımlamak için daha sezgisel olabilen ikinci bir yol vardır.
- There is a second way to define the Gabriel-Roiter measure which may be more intuitive.
Lütfen ölçünüzü almak için bana izin verin.
- Please allow me to measure you.
O sadece beklenen kriterlere uymuyor.
- He just doesn't measure up.
Birçok Avrupa mutfakları orada kuru malzemeler tartıldığından dolayı bir teraziye sahiptir, Amerika'da tam tersine onlar hacimle ölçülmektedir.
- Many European kitchens have scales because dry ingredients are measured by weight there, unlike in America, where they are measured by volume.
Biz öğrencilerin giriş sınavındaki başarılarından büyük ölçüde sorumluyuz.
- We are, in large measure, responsible for students' success in the entrance exam.
Nispi nem oranını ölçmek için, bir psikrometre kullanabilirsiniz.
- You can use a psychrometer to measure relative humidity.
Enflasyonun başka dönemini önlemek için bir önlem olarak, bizim hükümet faiz oranlarını yükseltti.
- As a measure to prevent another period of inflation, our government has jacked up interest rates.
Acre bir ölçü birimidir; Akra, Gana'nın başkentidir ve Acre, bir Brezilya eyaletidir.
- An acre is a unit of measurement; Accra, the capital of Ghana, and Acre, a Brazilian state.
Tom, inatçı olmasına rağmen, büyük fıçı ölçü birimi yerine, mantıklı olan metrik sistemi değiştirmeyi reddediyordu.
- Tom, stubborn as he was, refused to change to the sensible metric system, preferring to measure volume in hogsheads instead.
Harvard'ın bilim adamları, çocuk sahibi olan veya olmayan 58 bekâr ve evli erkek tükürüğündeki erkek hormon miktarını ölçtü.
- Harvard scientists have measured the amount of male hormone in the saliva of 58 single and married men with or without children.
Girişim, köylüler için yaşam kalitesini ölçülebilir şekilde artırdı.
- The initiative measurably improved quality of life for the villagers.
Pek çok kent yöneticilerinin uyguladığı kemer sıkma politikası son derece sevimsizdir.
- The austerity measures that many city governments have implemented are hugely unpopular.
Ölçümler hassas olmalı.
- The measurements need to be precise.
Kesin ölçümler gerekli.
- Precise measurements are needed.
Pek çok kent yöneticilerinin uyguladığı kemer sıkma politikası son derece sevimsizdir.
- The austerity measures that many city governments have implemented are hugely unpopular.
Continuous functions are Borel measurable.
He took drastic measures to halt inflation.
Can we this quote? The unwise man never knows the measure of his stomach. — from the Hávamál.
... There's measurable physiological ...
... But no, it's physiologically measurable. ...