Makineler olmadan yaşayamayız.
- Ohne Maschinen können wir nicht mehr leben.
Makinenin tarihi yeni geçti.
- Diese Maschine ist inzwischen veraltet.
Tom kağıt uçak yapmaktan hoşlanır.
- Tom likes making paper aeroplanes.
Uçak güvenli bir şekilde indi.
- The aeroplane landed safely.
Uçak saatte beş yüz kilometre hızla uçar.
- The airplane flies at a speed of five hundred kilometers per hour.
Babam uçak uçurabiliyor.
- My father can fly an airplane.
Motorda sorun yok, fakat arabam hareket etmiyor.
- Nothing's wrong with the engine, but my car won't move.
Motor çalışırken hissettim.
- I felt the engine running.
Trenin iki tane lokomotifi var.
- The train has two engines.
İtfaiye arabası yolda.
- The fire engine is on its way.
Kısa sürede itfaiye arabasının etrafında bir kalabalık toplandı.
- A crowd soon gathered around the fire engine.
Tom makine mühendisi olmak için öğrenim görüyor.
- Tom is studying to be a mechanical engineer.
Uzun düşündükten sonra, Beth makine mühendisliği konusunda uzmanlaşmaya karar verdi.
- After long consideration, Beth decided to major in mechanical engineering.