Onun harika bir mizah anlayaşı vardır.
- She has a marvelous sense of humor.
Harika bir şey yaptın.
- You've done a marvelous thing.
Fevkalade vakit geçireceksin.
- You'll have a marvelous time.
Hikaye hayret verici olaylarla doluydu.
- The story was full of marvelous happenings.
Alternatiflerin yokluğu zihni hayret verici bir şekilde temizler.
- The absence of alternatives clears the mind marvelously.
Dün gece harikulade bir vakit geçirdim.
- I had a marvelous time last night.