There are no benefits from praising a spoiled child. They should undergo a strict education.
- Şımarık bir çocuğu övmenin hiçbir faydası yok. Onlar sıkı bir eğitime maruz kalmalılar.
He underwent brain surgery.
- O bir beyin ameliyatına maruz kaldı.
In fact, the inhabitants have been exposed to radioactive rays.
- Aslında, yerleşik halk radyoaktif ışınlara maruz kalmaktadır.
In fact, the inhabitants have been exposed to radioactive rays.
- Aslında, yerleşik halk radyoaktif ışınlara maruz kalmaktadır.
He was exposed to danger.
- O, tehlikeye maruz kaldı.
The soldiers were exposed to the enemy's fire.
- Askerler düşman ateşine maruz kaldı.
Do not expose to temperatures above fifty centigrade.
- Elli santigrad derecenin üzerindeki sıcaklıklara maruz kalma.
Do not expose to heat or direct sunlight.
- Isıya ya da güneş ışığına maruz kalma.