maruz

listen to the pronunciation of maruz
Turkish - English
exposed

He was exposed to danger. - O, tehlikeye maruz kaldı.

The soldiers were exposed to the enemy's fire. - Askerler düşman ateşine maruz kaldı.

subject

Tom was subjected to a full body search. - Tom, tam bir vücut aramasına maruz bırakıldı.

The cones of the jack pine, for example, do not readily open to release their seeds until they have been subjected to great heat. - Jack çamı kozalakları, örneğin, büyük bir ısıya maruz kalıncaya kadar tohumlarını bırakmak için kolayca açılmazlar.

exposed to, liable
submitted
liable
maruz kalmak
be exposed to
maruz bırakmak
expose

It's dangerous to expose babies to strong sunlight. - Bebekleri güçlü güneş ışığına maruz bırakmak tehlikelidir.

maruz kalma
exposure
maruz bırakmak
subject
maruz kalmak
sustain
maruz kalmak
be subjected
maruz kalmak
(Havacılık) be subjected to
maruz kalmak
come in for
maruz kalmak
be predisposed
maruz kalmak
impose upon
maruz kalmak
subject
maruz kalmak
expose

In fact, the inhabitants have been exposed to radioactive rays. - Aslında, yerleşik halk radyoaktif ışınlara maruz kalmaktadır.

maruz kalmak
imposed upon
maruz kalmak
to be exposed to, be subjected to
maruz kalmak
exposed to

In fact, the inhabitants have been exposed to radioactive rays. - Aslında, yerleşik halk radyoaktif ışınlara maruz kalmaktadır.

maruz kalmak
experience
maruz kalmak
Be exposed, be subject of, experience
maruz kalmış
exposed
maruz bırakmak
subjugate
maruz bırakmak
to let (someone, something) be subjected to, expose (someone, something) to
maruz bırakmak
to expose (to)
maruz kalan
subject to

Man is the only animal subject to becoming an imbecile. - İnsan embesil olmaya maruz kalan tek hayvandır.

maruz kalmak
be exposed
maruz kalmak
be liable to
maruz kalmak
incur
maruz kalmak
fall into
maruz kalmak
catch
maruz kalmak
be subject of
maruz kalmak
to be exposed to, to experience
maruz bırakmak
expose to
maruz bırakmak
subject to
kimyevi etkiye maruz bırakma
entreating
maruz kalmak
receive
maruz kalmak
subject to
zarara maruz kalmak
sustain a loss
gönüllü olarak maruz kalan
self-imposed
kendini maruz bırakmak
expose oneself
kronik altı maruz kalma
(Çevre) subchronic exposure
kronik maruz kalma
(Çevre) chronic exposure
kronik maruz kalma miktarı
(Çevre) chronic radiation dose
maruz kalma
(Nükleer Bilimler) exposing
potansiyel maruz kalma
(Çevre) potential exposure
radyasyona maruz görevli
(Çevre) radiation worker
solunum yoluyla maruz kalma
(Çevre) inhalation exposure
tahmini maruz kalma dozu
(Çevre) estimated exposure dose
tedrici maruz bırakma
(Pisikoloji, Ruhbilim) graded exposure
tehlikeye maruz kalmak
hazard
öfkesine maruz kalmak
incur smb.'s displeasure
Turkish - Turkish
Bir olay veya durumun etkisinde veya karşısında bulunan
Arz edilen, sunulan, verilen
Bir olay veya durumun etkisinde veya karşısında bulunan: "Herkes, her an müthiş bir tehlikeye maruzdur."- P. Safa
(Osmanlı Dönemi) bir şeyin karşısında ve tesiri altında bulunan, uğrama
maruz
Favorites