Tom'un nikâhına gideceğimden emin değilim.
- I'm not sure I'm going to Tom's wedding.
Tom nikah yüzüğünü çıkardı.
- Tom took his wedding ring off.
Onlar düğünün zamanını ve yerini belirlediler.
- They set the time and place of the wedding.
Eyfel Kulesi'nin önünde bir düğün resmi istediler.
- They wanted a wedding picture in front of the Eiffel Tower.
Köpek balığı çorbası genellikle Çin'de evlenme törenlerinde ve ziyafetlerde servis edilir.
- Shark fin soup is commonly served at Chinese weddings and banquets.
Evlenme planlarınız nasıl geliyor?
- How are your wedding plans coming?
Her announcement was quite a surprise, coming a month after she published the words I hate weddings with a passion and a fury I can only partially explain rationally..