Kelebekler hakkında çok fazla şey biliyor.
- He knows a lot about butterflies.
Japonya, çok fazla kâğıt tüketmektedir.
- Japan consumes a lot of paper.
Yolda birçok hayvan gördü.
- She saw a lot of animals on the road.
Birçok İngilizce sözcük, Latince'den türemiştir.
- A lot of English words are derived from Latin.
Bilgisayarda bir hayli deneyimin var, değil mi?
- You have a lot of experience in computers, don't you?
Bir hayli mücevher satın aldın.
- You bought a lot of jewels.
Çok daha iyi hissediyorum.
- I'm feeling a lot better.
O okulunu çok seviyor.
- She likes her school a lot.