Ben görünce çok korktum.
- I was much frightened at the sight.
Kahveyi çaydan daha çok seviyorum.
- I like coffee much more than tea.
Nasıl oluyor da Japon tarihi hakkında o kadar çok şey biliyorsun?
- How come you know so much about Japanese history?
Biz ondan çok şey bekliyoruz.
- We expect much of him.
Bana pek mantıklı gelmiyor fakat Tom koleje gitmemeye karar verdi.
- It doesn't make much sense to me, but Tom has decided not to go to college.
Senin ve benim aramda, Tom'un fikri pek ilgimi çekmiyor.
- Between you and me, Tom's idea doesn't appeal to me very much.
Bu sandalyeyi onartmak aşağı yukarı ne tutar?
- About how much would it cost to have this chair repaired?
Buradan Belediye binasına yürümek aşağı yukarı ne kadar zaman alır?
- How much time, more or less, does it take to walk from here to the town hall?
Büyük bir köprü değildi.
- It wasn't much of a bridge.
Ben köpekleri çok severim.
- I like dogs very much.
Bilmen gereken her şey hemen hemen bu.
- That's pretty much everything you need to know.
İnsanlara Lise yıllarında en çok pişman olduğunuz şey nedir? diye sorduğumda, hemen hemen hepsi aynı şeyi söylerler: Zamanımızın çoğunu boşa harcadık.
- When I ask people what they regret most about high school, they nearly all say the same thing: that they wasted so much time.