Çocuklarını yetiştirme tarzları oldukça farklı.
- Their manner of bringing up their children is extremely unusual.
Onun konuşma tarzı benim sinirlerimi bozuyor.
- Her manner of speaking gets on my nerves.
Tom çok iyi tutuma sahip.
- Tom has very good manners.
Dr Jackson'ın hastalara karşı iyi bir tutumu var.
- Dr. Jackson has a good bedside manner.
Onun tavırları bir beyefendinin tavırları değil.
- His manners aren't those of a gentleman.
Onun partideki tavırlarından memnun değilim.
- I am dissatisfied with his manners at the party.
Dennis'in kaba davranışları yoktur.
- Dennis doesn't have rough manners.
Memur kaba davranışları gerekçesiyle görevden alındı .
- The clerk was dismissed on the grounds of her rude manners.
Onun hareket tarzını sevmiyorum.
- I don't like her manner.
Kim çok çekici bir biçimde giyinmiş.
- Kim is dressed in a very attractive manner.
Telefon soygunu olağanüstü bir biçimde engellendi.
- Phone robbery thwarted in unusual manner.
Dolu ağzınla konuşmak terbiyesizlik olması gerekiyor.
- It's supposed to be bad manners to talk with your mouth full.
Ağzın doluyken konuşmak terbiyesizliktir.
- It's bad manners to speak with your mouth full.
Masa görgüsünü onlara kim öğretti?
- Who taught them table manners?
Yurt dışında eğitim görerek, öğrenciler diğer görgü ve gelenekler ile temas kurabilirler.
- By studying overseas, students can come into contact with other manners and customs.
These people have strange manners.
... in a logical, commonsensical manner. ...
... an easy manner you sharp as a tack and we joked around ...