Tom çok erkeksi değil.
- Tom isn't very manly.
Çok güçlü, erkeksi ve tatlısın, sana nasıl direnebilirim?
- You're so strong, manly and sweet, how could I resist you?
Bugün, bir sürü insan işsiz kalma konusunda endişeleniyor.
- Today, many people worry about losing their jobs.
İnsan gülebilen tek hayvandır.
- Man is the only animal that can laugh.
Bir kadın erkeksiz bir şey değildir.
- A woman without a man is nothing.
Onun bir sürü erkek arkadaşı var.
- She has too many boyfriends.
Onun ayrıca çok sayıda işçiye ihtiyacı var.
- He also needs many workers.
Fabrikaya birçok işçi alındı.
- Many men were hired at the factory.
Sanal bellek çoklu görev çekirdekleri için geliştirilmiş bir bellek yönetim tekniğidir.
- Virtual memory is a memory management technique developed for multitasking kernels.
Mike yönetim kurulunda tek erkek.
- Mike is the only man on the board.
Midesi dolu olan bir insan kimsenin aç olduğunu düşünmez.
- A man with a full belly thinks no one is hungry.
Bir erkeğin kalbine giden yol midesinden geçer.
- The way to a man's heart is through his stomach.
El ile sürebilir misin?
- Can you drive manual?
Bu adam benim kocam değil.
- This man is not my husband.
Onlar karı kocaymış gibi davranıyorlar.
- They pretend to be man and wife.
Hiç kimse adaylığı kazanmak için yeterli oy almadı.
- No man received enough votes to win the nomination.
Hiç kimse kaç kişi öldüğünden emin değildi.
- No one is sure how many people died.
Bu vakitten sonra adam ve karısı birlikte o kadar mutlu yaşadılar ki onları görmek bir zevkti.
- From this time the man and his wife lived so happily together that it was a pleasure to see them.
Hayatım boyunca, tüm dünyada seyahat etmekten ve birçok farklı uluslarda çalışmaktan büyük zevk aldım.
- Throughout my life, I've had the great pleasure of travelling all around the world and working in many diverse nations.
Onun içinde iki kişi vardı, onun kız öğrencilerinden birisi ve genç bir adam.
- There were two people in it, one of her girl students and a young man.
Konserde çok fazla kişi vardı.
- There were too many people at the concert.
Yaşlı adam duymakta zorlanıyor.
- The old man was hard of hearing.
Polis bir adamla sokakta konuştu.
- The policeman spoke to a man on the street.
Bu, bir kişi için küçük bir adımdır ama insanlık için dev bir sıçramadır.
- That's one small step for man, one giant leap for mankind.
Hiç kimse yaşamın anlamının ne olduğunu yanıtlayamaz; bu soru insanlık öncesine dayanıyor.
- No one man can answer what's the meaning of life; this question stands before all mankind.
Bu fabrika parçalardan bitmiş ürünlere kadar ölçünlenmiş entegre üretim sistemi kullanmaktadır.
- This factory uses an integrated manufacturing system standardized from parts on through to finished products.
Birçok biyometrik sistem parmak izi tarayıcısı tabanlıdır.
- Many biometric systems are based on the fingerprint scanner.
Bir uşak özel bir evde bir hizmetçi olarak çalışan adamdır.
- A manservant is a man who works as a servant in a private house.
Tom sevdiğim insan türüdür.
- Tom is the kind of man I like.
Tom güvenebileceğiniz bir insan türü.
- Tom is the kind of man you can trust.
every man for himself.
Man the machine guns!.
Geordie Giv'is a bottle of dog man!.
Some people prefer apple pie, but me, I'm a cherry pie man.
I always wanted to be a guitar man on a road tour, but instead I'm a flag man on a road crew.
He's more a man than any pair of rats of you in this here house.
The shipped was manned with a small crew.
God created man male and female, after his own image, in knowledge, righteousness, and holiness, with dominion over the creatures.