Faturayı ödemediği için suyu kestiler.
- They shut his water off because he didn't pay the bill.
Bir sürü insan faturalarını ödeme konusunda endişeleniyor.
- Many people worry about paying their bills.
Bu senetin vadesi geçmiş.
- This bill is long past due.
Tom onun senetlerini ödeyemedi.
- Tom couldn't pay his bills.
Hesap bugün ödenmelidir.
- The bill must be paid today.
Son hesaptan memnun değildi.
- He was not satisfied with the final bill.
Tom caddede yüz dolarlık kağıt para buldu.
- Tom found a hundred dollar bill on the street.
İnsan hakları beyannamesi ABD Anayasasını değiştirdi.
- The Bill of Rights amended the U.S. Constitution.
Beş dolarlık bir banknot bozabilir misin?
- Can you change a five-dollar bill?
O, bir yüz dolarlık banknottu.
- It was a one hundred dollar bill.
Muhalefet partisi gelir vergisini düşürmek için bir yasa tasarısı sundu.
- The opposition party put forward a bill to reduce income tax.
İktidar partisi vergi yasa tasarısını kabul ettirdi.
- The ruling party pushed its tax bill through.
Tom, duvara bir poster yapıştırıyor.
- Tom is sticking a bill on the wall.