Everyone has the right to rest and leisure, including reasonable limitation of working hours and periodic holidays with pay.
- Her şahsın dinlenmeye, eğlenmeye, bilhassa çalışma müddetinin makul surette sınırlandırılmasına ve muayyen devrelerde ücretli tatillere hakkı vardır.
The price of this used car is reasonable.
- Bu ikinci el arabanın fiyatı makul.
Your explanation sounds plausible, but it just doesn't hold water.
- Açıklama makul geliyor ama bu sadece tutarlı değil.
The anti-smoking law is just, in my opinion.
- Bence, sigara karşıtı yasa makul.
Moderate exercise is necessary to health.
- Makul egzersiz sağlık için gereklidir.
He drinks a moderate amount of coffee.
- Makul miktarda kahve içer.
I think it's time for me to buy a decent car.
- Sanırım makul bir araba almamın zamanıdır.
Tom has a decent salary.
- Tom'un makul bir maaşı vardır.
There was a modest rise in prices last year.
- Geçen yıl fiyatlarda makul bir artış vardı.
That's a fairly reasonable price.
- O oldukça makul bir fiyat.
This thing seems very plausible to me.
- Bu şey benim için çok makul görünüyor.
Your explanation sounds plausible, but it just doesn't hold water.
- Açıklama makul geliyor ama bu sadece tutarlı değil.
I can't agree to your proposal on the ground that it is not fair and reasonable.
- Adil ve makul olmadığından dolayı önerinizi kabul edemem.
We paid a fair price for it.
- Bunu için makul bir fiyat ödedik.
This is a sensible approach.
- Bu makul bir yaklaşımdır.
I'll give you anything you want within reason.
- Makul düzeyde istediğin bir şeyi sana vereceğim.
There's only one possible explanation.
- Bunun tek bir makul açıklaması var.
I see no other possible explanation.
- Diğer makul açıklamanın olmadığını anlıyorum.