Benim üst kattaki komşularım çok gürültücüdür.
- My upstairs neighbors are very noisy.
Öğretmen, gürültücü olduğu için sınıfını azarladı.
- The teacher scolded her class for being noisy.
Konuşmayı böylesine gürültülü bir odada sürdüremeyiz.
- We can not carry on conversation in such a noisy room.
Tom gürültülü şehirleri sevmiyor.
- Tom dislikes noisy cities.
O şamatacı ama yoksa çok kibar bir çocuk.
- He is noisy, but otherwise a very nice boy.