Onlar barış yapmak için geldi.
- They came to make peace.
Savaş yapmak, barış yapmaktan daha kolaydır.
- It's easier to make war than to make peace.
Savaş yapmak, barış yapmaktan daha kolaydır.
- It's easier to make war than to make peace.
Eğer kendinle barışamıyorsan, bir başkasıyla nasıl barışacaksın?
- If you can't make peace with yourself, how are you going to make peace with anyone else?