Yeni yasa büyük bir reformdu.
- The new law was a major reform.
Gözetlemede muhtemelen büyük bir hata olduğunu zannediyorum.
- I think that it likely that there was a major fault in the lookout.
Çözülmesi gereken başlıca üç sorunumuz var.
- We've got three major problems that need to be solved.
Golf sahaları su kirliliğinin başlıca sebeplerinden biridir.
- Golf courses are a major cause of water pollution.
Asıl branş alanın nedir?
- What's your major field?
Kuzenim Teddy Fransızcayı üniversitede asıl branş olarak aldı ve bir yıl Paris'te okudu.
- My cousin Teddy majored in French in college and studied in Paris for one year.
Sigara içmek akciğer kanserinin en önemli nedenidir.
- Smoking is the major cause of lung cancer.
O, senin önemli sorunundur.
- That is your major problem.
Tom Fransızcayı ana branş olarak seçmeye karar verdi.
- Tom decided to major in French.
Tom üniversitede edebiyatı asıl branş olarak aldı.
- Tom majored in literature at the university.
Tom bir müzik majörü değil.
- Tom isn't a music major.
Binbaşı Anderson savaşı durdurmaya hazırdı.
- Major Anderson was ready to stop fighting.
Binbaşı yüzbaşının üstündedir.
- A major is above a captain.
Biz ziyadesiyle mutluyuz.
- We're extremely happy.
Binbaşı yüzbaşının üstündedir.
- A major is above a captain.
Tom Mary'ye onun yardımı için son derece minnettar.
- Tom is extremely thankful to Mary for her help.
İngiliz halkı genel olarak evcil hayvanlarına son derece düşkündür.
- The British people in general are extremely fond of their pets.
Çok tembel görünüyorsun.
- You seem to be extremely lazy.
Ton son derece çok bilmiş.
- Tom is extremely sophisticated.
Tom aşırı derecede yorgun olduğunu söyledi.
- Tom said he was extremely tired.
Tom aşırı derecede heyecanlı görünüyor.
- Tom seems extremely excited.
Esas branşım orta çağ Avrupa tarihidir.
- My major is medieval European history.
Esas branş olarak hangi konuyu seçtin?
- What subject do you major in?
Mary fazlasıyla çekici.
- Mary is extremely attractive.
Bu onun için aşırı derecede zordur.
- This is extremely hard for him.
Tom aşırı derecede ikna edicidir.
- Tom is extremely persuasive.
Mimi, here’s the thing. When somebody in that crowd goes and does something majorly out of control like that, it’s only a matter of days before the rest of the girls in school make sure they've caught up. ”.
This chapter is majorly devoted to the primary immunodeficiencies that have been documented in domestic animals.
This is Major Jones.
I have decided to major in mathematics.
Okay boys,” I said, in sergeant-majorly style, “there are just two rules that you need to know for this expedition.”.
... you on Etsy majorly ruined my life ...