Onun esas ilgisi tarihtedir.
- His main interest is in history.
Bizim esas sorunumuz çözümsüz kalır.
- Our main problem remains unsolved.
Fosil yakıtlar küresel ısınmanın başlıca nedenleridir.
- Fossil fuels are the main causes of global warming.
Tom'un başlıca başarıları nedir?
- What are Tom's main achievements?
Fransızca öğrenmek için asıl nedenin nedir?
- What's your main reason for studying French?
Para kazanmak hayatındaki asıl amaçtır.
- Making money is his main purpose in life.
İranlılar ana yemeği yoğurt ile yerlerdi.
- Iranians used to eat main meal with yoghurt.
Birçok küçük kasabaların ana yolları büyük ölçüde Wal-Mart gibi büyük devlerin sayesinde neredeyse bırakılmaktadırlar.
- The main streets of many small towns have been all but abandoned thanks, in large part, to behemoths like Wal-Mart.
Japonya'nın başlıca adaları Hokkaido, Shikoku, Honshu ve Kyushu'dur.
- The main islands of Japan are Hokkaido, Shikoku, Honshu and Kyushu.
Başlangıç yemeğinden sonra ana yemek gelir.
- After the entrée comes the main dish.
Turun ortasında onlar ana gruptan ayrıldılar.
- In the middle of the tour, they became separated from the main group.
Endişelendiğim en önemli şey endişeli olmadığımdır.
- The main thing I'm worried about is that I'm not worried.
Bütün boşanmalarının temel nedeni evliliktir.
- Marriage is the main cause of all divorces.
Japonyanın temel ürünü pirinçtir.
- The main crop of Japan is rice.
Zor iş başarının ana unsurudur.
- Hard work is the main element of success.
Baş konuşmacıyı tanıtmak zorunda kalacağımı bilmiyordum.
- I didn't know I was going to have to introduce the main speaker.
Güney Yarımküre, çoğunlukla okyanuslardan oluşur.
- The Southern Hemisphere is comprised mainly of oceans.
Küçük çatal salata için ve büyük olan ana yemek içindir.
- The small fork is for your salad, and the large one is for the main course.
Başlangıç yemeğinden sonra ana yemek gelir.
- After the entrée comes the main dish.
Ana yemekten sonra tatlı gelir.
- After the main dish comes the dessert.
Ana hat Boston'dan geçiyor.
- The main line runs through Boston.
Hatırladığım kadarıyla, Tom'un evi ana yoldan biraz daha uzak.
- As I recall, Tom's house is a little farther in from the main road.
Onun ana yolda bir dükkânı var.
- He has a store on the main road.
Otistik insanların yalnızca yaklaşık yüzde 15'i işgücündedir, başlıca nedeni insanların onlar hakkındaki büyük peşin hükümleridir.
- Only about 15 per cent of people with autism are in the workforce, mainly because people are so judgemental about them.
Alzheimer hastalığı çoğunlukla 60 yaşından fazla olan insanları etkiler.
- Alzheimer's disease affects mainly people older than 60 years.
O şirket çoğunlukla ithal mallar işiyle ilgilenir.
- That company deals mainly in imported goods.
Sunumda konuşmacı daha çok cinsiyet eşitsizliğinden bahsetti.
- During the presentation the speaker talked mainly about gender inequality.
Daha çok şeyler hakkında aynı hisleri paylaşıyor gibi göründüğümüzden onunla anlaşmaya vardım.
- I got together with her mainly because we seemed to share the same feelings about things.
Ana caddeden bir sürü insan geçti.
- A lot of people went by on the main street.
Postane ana caddeden uzak.
- The post office is just off the main street.
O şirket çoğunlukla ithal mallar işiyle ilgilenir.
- That company deals mainly in imported goods.
Onun başarısızlığı çoğunlukla dikkatsizliği yüzündendi.
- His failure was mainly due to carelessness.
Tashtego's long, lean, sable hair, his high cheek bones, and black rounding eyes --all this sufficiently proclaimed him an inheritor of the unvitiated blood of those proud warrior hunters, who, in quest of the great New England moose, had scoured, bow in hand, the aboriginal forests of the main.
In a diagonal matrix, non-zero elements appear only on the main diagonal.
2007: A bright idea from a community workshop last year has led to a new look for South Grafton's 'main drag', Skinner Street. — Clarence Valley Council media release Bright Future for Skinner Street Retailers, 19 January 2007.
2005: Market lower: bank stocks were the main drag. — Australian Broadcasting Commission news online, stock market report summary, 25 November 2005.
As Moody says of his main man, Diz influenced me from every standpoint. He was a friend, a father, a confidante, just everything to me.
But oh! shipmates! on the starboard hand of every woe, there is a sure delight; and higher the top of that delight, than the bottom of the woe is deep. Is not the main-truck higher than the kelson is low?.
Mainly they all attonce vpon him laid, / And sore beset on euery side around .
I plugged it into the mains and it blew up!.
... spotlight from Wall Street to Main Street ...
... for the families in Afghanistan that have lost the main breadwinner? Is it done that ...