He sentenced Brown to be hanged.
- O, Brown'ı asılmaya mahkûm etti.
The court sentenced him to death.
- Mahkeme onu ölüme mahkum etti.
There wasn't enough evidence to convict him of the crime.
- Onu mahkûm etmek için suçla ilgili yeterli kanıt yoktu.
A jury convicted Layla for twenty years in jail.
- Jüri, Leyla'yı yirmi yıl hapse mahkûm etti.
A jury convicted Layla for twenty years in jail.
- Jüri, Leyla'yı yirmi yıl hapse mahkûm etti.