mahiyetçe

listen to the pronunciation of mahiyetçe
Turkish - English
as a matter of fact
actually, in fact
in reality or actuality; "in fact, it was a wonder anyone survived"; "painters who are in fact anything but unsophisticated"; "as a matter of fact, he is several inches taller than his father"
in fact, actually, to tell the truth
mahiyet
nature
mahiyet
complexion
mahiyet
true nature, essential character; the heart (of a matter)
mahiyet
personage
mahiyet
true nature, character
mahiyet
disposition; figure
mahiyet
character
mahiyet
quiddity
mahiyet
tenor
mahiyet
essence
mahiyet
entity
mahiyet
quality
Turkish - Turkish

Definition of mahiyetçe in Turkish Turkish dictionary

MAHİYET
(Osmanlı Dönemi) Bir şeyin içyüzü, aslı, esası. Bir şeyin neden ibâret olduğu, künhü, esası, hakikatı. (Mâhiyet, hakikatten daha umumidir. Hakikat, mevcudatta, mahiyet ise, hem mevcudat hem ma'dumatta müstameldir.) (L.N.)(İnsanın kıymetini tayin eden, mahiyetidir. Mahiyetin değeri ise, himmeti nisbetindedir. Himmet ise, hedef ittihaz ettiği maksadın derece-i ehemmiyetine bakar. İ.İ.)
Mahiyet
(Osmanlı Dönemi) ŞAN
mahiyet
Nitelik, vasıf, öz, asıl, esas, iç yüz
mahiyet
Nitelik, vasıf, öz, asıl, esas, içyüz
mâhiyet
(Osmanlı Dönemi) bir şeyin aslı, içyüzü, esâsı bir şeyin neden ibaret olduğu, hakîkatı
mahiyetçe
Favorites