Definition of maça in Turkish English dictionary
- core
- playing cards (a) spade
- core (of a foundry mold)
- spade
The Ace of Spades is missing from this deck of cards.
-Bu deste kartlarda maça altı eksik.
Tom flipped over the card and saw that it was the ace of spades.
-Tom kartı döndürdü ve onun maça ası olduğunu gördü.
- spide
- maç
- match
The Jabulani is the official match ball of the 2010 FIFA World Cup.
-Jabulani, 2010 FIFA Dünya Kupası'nın resmi maç topudur.
The only goal of the final match was scored by Andrés Iniesta.
-Final maçındaki tek gol Andrés Iniesta tarafından atıldı.
- maça ası
- Ace of spades
- maça beyi
- the jack of spades
- maça beyi gibi kurulmak
- to sprawl disrespectfully in one's seat
- maça kumu
- core sand
- maça kızı
- the queen of spades
- maça kızı
- queen of spades
- maça serisi
- spades
- maça yatağı
- core print
- maç
- match, game, bout
- maç
- {i} game
We watched the soccer game on TV.
-TV'de futbol maçı izledik.
Should it rain tomorrow, the baseball game will be postponed.
-Yarın yağmur yağabilir, beyzbol maçı iptal edilecek.
- maç
- bout
A fussy referee can ruin a bout.
-Titiz bir hakem maçı bozabilir.
Tom's bout went the full distance.
-Tom'un boks maçı son raunda kadar sürdü.
- maç
- home match
- maç
- event
- maç
- contest
- çelik maça
- mandrel
Related Terms
Definition of maça in Turkish Turkish dictionary
- Oyun kâğıtlarında, mızrak ucuna benzer, ayaklı siyah beneklerle oluşan dizi, pik
- Maden ya da ergimiş durumdaki döküm maddesine dayanıklı başka bir maddeden yapılmış dolgu kalıp
- Döküm parçasında, içi boş, kopya elde etmek için kullanılan kum, maden veya erimiş durumdaki döküm maddesine dayanıklı başka bir maddeden yapılmış dolgu kalıp
- Kollarından kıyıya çekilen balık ağlarının düzgün ve gergin durmasını sağlayan, altına ağırlık takılabilen sopa
- Keserde çivi çıkarmaya yarayan delik
- pik
- maça beyi
- İskambil destesinde maça dizisinde yer alan as, birli
- maça kızı
- Bir tür iskambil oyunu
- maça kızı
- İskambil destesinde maça dizisinde yer alan kız
- MAÇ
- (Osmanlı Dönemi) f. Öp
- maç
- Bazı spor dallarında iki takım, iki kişi, iki taraf arasında yapılan karşılaşma: "Paris'te maça gitmek şöyle dursun, stadyumların yerini bile öğrenmek aklımdan geçmedi."- B. R. Eyuboğlu
- maç
- Bazı spor dallarında iki takım, iki kişi, iki taraf arasında yapılan karşılaşma