müzminleşme

listen to the pronunciation of müzminleşme
Turkish - English
inveteracy
The state of being inveterate; long continuance; firmness or deep-rooted persistence
Firm establishment by long continuance; firmness or deep-rooted obstinacy of any quality or state acquired by time; as, the inveteracy of custom, habit, or disease; usually in a bad sense; as, the inveteracy of prejudice or of error
{i} quality of being inveterate, quality of being deeply ingrained
Malignity; spitefulness; virulency
müzmin
chronic
müzmin
confirmed

Tom is a confirmed bachelor. - Tom bir müzmin bekardır.

She is a confirmed gossip. - O bir müzmin dedikoducu.

müzmin
chronic süreğen
müzmin
protracted
müzmin
obstinate
müzmin
inveterate
müzmin
chronie
müzminleşmek
to become chronic
müzminleşmek
to become chronic süreğenleşmek
Turkish - Turkish
Müzminleşmek işi, süreğenleşme
MÜZMİN
(Osmanlı Dönemi) Eskimiş. Üzerinden zaman geçmiş. Zamanla yerleşmiş olan hastalık
MÜZMİN
(Hukuk) Kronik; devamlı; eskimiş ancak devamedegelen
müzmin
Ne kadar süreceği belli olmaksızın sürüp giden
müzmin
Uzun süreli, süreğen, iyileşmez, kalıcı, kronik
müzmin
Eskimiş,üzerinden zaman geçmiş, kronik
müzmin
(Osmanlı Dönemi) eskimiş, üzerinden zaman geçmiş, zamanla yerleşmiş olan hastalık, kronik
müzmin
Ne kadar süreceği belli olmaksızın sürüp giden: "Genç kadınlara bakmak, bu adamda müzmin bir illetti."- R. N. Güntekin
müzmin
Uzun süreli, süreğen, iyileşmez, kalıcı, kronik: "... kadıncağızın müzmin romatizması vardı."- H. Taner
müzminleşmek
Süreğenleşmek
müzminleşme
Favorites