mülklü

listen to the pronunciation of mülklü
Turkish - English
(Kanun) landed
Simple past tense and past participle of land

He finally landed a new job.

{a} having an estate in land, set on shore
In possession of land
Past tense of to land
owning or consisting of land or real estate; "the landed gentry"; "landed property"
owning or consisting of land or real estate; "the landed gentry"; "landed property
Having an estate in land
Consisting in real estate or land; as, landed property; landed security
Landed means owning or including a large amount of land, especially land that has belonged to the same family for several generations. Most of them were the nobility and the landed gentry
{s} possessing property or land; containing land, consisting of land
mülk
{i} premises
mülk
possession

The ball is that boy's prized possession. - Top o çocuğun değerli mülküdür.

It is preoccupation with possession, more than anything else, that prevents men from living freely and nobly. - Bu, başka her şeyden daha fazla, insanların özgürce ve mertçe yaşamasını engelleyen mülk ile ilgili kaygıdır.

mülk
property

They lost their property. - Onlar mülklerini kaybettiler.

Everyone has the right to own property alone as well as in association with others. - Her şahıs tek başına veya başkalarıyla birlikte mal ve mülk sahibi olma hakkına sahiptir.

mülk
asset
mülk
estate

He has an estate in the country. - Onun ülkede bir mülkü var.

Layla owned a huge estate in Texas. - Leyla, Teksas'ta büyük bir mülke sahipti.

mülk
real
mülk
tangible
mülk
acres
mülk
power
mülk
(Ticaret) article
mülk
ground
mülk
havings
mülk
freehold
mülk
real property
mülk
tenement
mülk
real estate, property
mülk
domain

Is that book in the public domain? - O kitap kamu mülkiyetinde mi?

mülk
hereditament
mülk
(Hukuk) property, assets, estate
mülk
landed property
mülk
possessions
mülk
condo

I'm considering buying a condominium. - Ben bir kat mülkiyeti almayı düşünüyorum.

Tom bought a condominium near the lake. - Tom göle yakın bir kat mülkiyeti aldı.

mülk
demesne
Turkish - Turkish

Definition of mülklü in Turkish Turkish dictionary

MÜLK
(Osmanlı Dönemi) Hüküm ile bir şeyin zabt ve tasarrufu
MÜLK
(Osmanlı Dönemi) İzzet, azamet, şevket
MÜLK
(Osmanlı Dönemi) Bir şeyin dış yüzü
MÜLK
(Osmanlı Dönemi) Akıl sahiplerini tasarruf etmek
MÜLK
(Osmanlı Dönemi) Mâlik olmak.Her şeyin bir mülk, diğeri melekut, yâni bir dış, diğeri iç olmak üzere iki ciheti vardır. Mülk ciheti bazı şeylerde güzeldir, bazı şeylerde de çirkin görünür; âyinenin arka yüzü gibi. Melekut ciheti ise, her şeyde güzeldir ve şeffaftır. Ayinenin dış yüzü gibi. Öyle ise; çirkin görünen şeyin yaradılışı, çirkin değildir
MÜLK
(Osmanlı Dönemi) İnsanın sahip ve malik olduğu şey
MÜLK
(Osmanlı Dönemi) Mal. Yer. Bina
Mülk
(Osmanlı Dönemi) SAYDANİ
Mülk
(Osmanlı Dönemi) MÜLKET
Mülk
(Osmanlı Dönemi) HAVEL
Mülk
(Osmanlı Dönemi) KABZ
Mülk
(Osmanlı Dönemi) YED
mülk
Ev, dükkân, arazi gibi taşınmaz mal
mülk
(Osmanlı Dönemi) mal, yer, bina
mülk
Vakıf olmayıp doğrudan doğruya birinin malı olan yer veya yapı
mülk
Devletin egemenliği altında bulunan toprakların bütünü, ülke
mülklü
Favorites