Tom yalan söylemekten hiçbir vicdan azabı çekmiyordu.
- Tom had no qualms about lying.
Jack asla yalan söylemediğini söyledi fakat yalan söylüyordu.
- Jack said he had never told a lie, but he was lying.
Tom yatakta hasta uzanıyor.
- Tom is lying ill in bed.
Tom TV izleyerek kanepede uzanıyor.
- Tom is lying on the sofa watching TV.
Bütün gün yatakta yatmaktan usandım.
- I got tired of lying in bed all day.
Parkta kiraz ağacının altında bankta yatan genç bir adam gördüm.
- I saw a young man lying on the bench under the cherry tree in the park.
Tom sokakta yatan bir ayyaşı fark etti.
- Tom noticed a drunkard lying in the street.
Kyoko, çimde uzanmaktadır.
- Kyoko is lying on the grass.
Uzanmadığını biliyorum.
- I know you're not lying.