Sanat bir lüks değil fakat bir gerekliliktir.
- Art is not a luxury, but a necessity.
Brian'ın kız arkadaşı sık sık onu lüks restoranlara götürmesi için yalvarır.
- Brian's girlfriend often begs him to take her to luxurious restaurants.
Lüks içinde yaşarlardı.
- They used to live in luxury.
O, lüks bir hayat sürdü.
- He led a life of luxury.
Lüksemburg'u ziyaret etmek istiyorum.
- I want to visit Luxembourg.
Lüksemburg'a gidip yaşamak istiyorum!
- I want to go and live in Luxembourg!