Burada olduğumuz için şanslıydık.
- You were fortunate to be here.
Seni tanıdığım için kendimi şanslı hissediyorum.
- I feel fortunate to have known you.
Allahtan, kimse yaralanmadı.
- Fortunately, no one was hurt.
Bereket versin ki, yolda fırtınayla karşılaşmadılar.
- Fortunately they had no storms on the way.
Bereket versin ki Tom kazada ölmedi.
- Fortunately, Tom didn't die in the accident.