Ben dilsel sadeliğin sağlam bir destekçisiyim.
- I am a staunch supporter of linguistic purism.
Emmanuel Macron, Avrupa Birliğinin sağlam bir savunucusudur.
- Emmanuel Macron is a staunch defender of the European Union.
Sami sadık bir Hıristiyandı.
- Sami was a staunch Christian.
Tom sadık bir muhafazakar oldu.
- Tom became a staunch conservative.