Çünkü sen tatlı ve güzel bir kızsın.
- Because you're a sweet and lovely girl.
Her nezaman böyle güzel bir yağmurumuz olsa, ben yıllar öncesini, ikimizi hatırlıyorum.
- Whenever we have such lovely rain, I recall the two of us, several years ago.
O, sevimli köpeğin kendine ait olmasını diledi.
- She wished the lovely dog belonged to her.
İki oğlan sevimli bir kediyle yalnız yaşıyorlardı.
- The two boys lived alone with a lovely cat.
Ve yolun her adımında benim arkamda olan sevgili karım Kate'e teşekkür etmeliyim.
- And I must thank my lovely wife, Kate, who was behind me every step of the way.
Hoş bir gece geçirdim.
- I had a lovely night.
Erkekler hoş kadınları sever.
- Men like lovely women.
The lovely castle garden enchants visitors with its lovely blooms and romantic follies.