Saçlarım Jane'inkinden daha uzun.
- My hair is longer than Jane's is.
O biraz daha uzun kalmam için bana baskı yaptı.
- He pressed me to stay a little longer.
Artık onu istemiyorum.
- I no longer want that.
Artık seni sevmiyorum.
- I no longer love you.
Artık seni sevmiyorum.
- I no longer love you.
Fransa'nın para birimi franktı ve sembolü ₣ idi. Frank Fransa'da artık kullanılmıyor ama Gine gibi bazı eski Fransız kolonilerinde hâlâ kullanılmaktadır.
- France's currency was the franc, and its symbol was ₣. While it is no longer used in France, francs are still in use in some former French colonies such as Guinea.
Uzun zaman önce, burada bir köprü vardı.
- A long time ago, there was a bridge here.
Onlar uzun süredir burada yaşıyor.
- They have lived here for a long time.
Bunu epeydir yapmak istiyordum.
- I've been wanting to do that for a long time.
Epeydir bu işin içindeyim.
- I've been in this business a long time.
Bir bakıma uzun boyunlu ve dişsiz çok büyük çenesi olan dev dinozorlar gibi şu görüntüler ortaya çıktı.
- Those shadows appeared in a way like giant dinosaurs, with a long neck and a very big jaw without teeth.
Büyükannemi ziyaret edeli uzun zaman oldu.
- It's been a long time since I visited my grandmother.
Uzun zamandır oraya gitmek istemektesin, değil mi?
- You have wanted to go there for a long time, haven't you?
Onun küstahlığına daha fazla dayanamam.
- I can't stand his arrogance any longer.
Tom Mary'nin davranışını daha fazla görmemezlikten gelemeyeceğini söylüyor.
- Tom says he can't ignore Mary's behavior any longer.
O, çok uzun konuşmayacağını söyleyerek başladı.
- He began by saying that he would not speak very long.
Güzel, gece çok uzun, değil mi?
- Well, the night is quite long, isn't it?
Tom uzun bir zaman için Fransızca konuşmayı öğrenmeyi deniyordu.
- Tom has been trying to learn to speak French for a long time.
Ben artık onun zorbalığına katlanamam.
- I can't put up with his violence any longer.
Tom artık ağrıya tahammül edemediği zaman, hastaneye gitti.
- When Tom couldn't bear the pain any longer, he went to the hospital.
Ben, o filmi uzun zaman önce izledim.
- I have seen that film long ago.
Oksijensiz bütün hayvanlar uzun zaman önce gözden kaybolurdu.
- Without oxygen, all animals would have disappeared long ago.
Tom uzun zamandır Mary'yi tanıyor.
- Tom has known Mary a long time.
Tom uzun zamandır bir mektup yazmadı.
- Tom hasn't written a letter in a long time.
Golden Gate Bridge ne kadar uzunluktadır?
- How long is the Golden Gate Bridge?
Ben onu ne kadar uzunlukta ödünç alablirim?
- How long can I borrow it?
Tom daha fazla kendini kontrol edemedi.
- Tom could no longer control himself.
Daha fazla bekleyemeyebilir.
- He may wait no longer.
This battery lasts longer - Bu pil daha uzun dayanır.
Bunu çoktandır yapmak istiyorum.
- I've been wanting to do that for a long time.
Yollarını kaybettiler, yoksa çoktan varmış olurlardı.
- They lost their way; otherwise, they would have arrived long ago.
NB:Çok uzun süre önce çizildi bu yüzden kalite kötüdür.
- NB: This was drawn a long time ago so the quality is low.
Oda uzun süredir boş.
- The room has been empty for a long time.
Uzun vadeli çıkarların uğruna, biz geliştirme departmanını satmaya karar verdik.
- For the sake of long-term interests, we have decided to sell the development department.
Elektronik sigaralar, tütüne karşı sağlıklı bir alternatif olarak teşvik ediliyor ama sağlık otoriteleri, kullanıcılar üzerindeki uzun vadeli etkilerine dikkat çekiyor.
- E-cigarettes are being promoted as a healthy alternative to tobacco cigarettes, but health authorities are concerned about the long-term health effects on users.
Tom uzun sessizliği bozdu.
- Tom broke the long silence.
Biz hepimiz dünyada barış için özlem duyuyoruz.
- We are all longing for peace in the world.
Dünya barışının özlemini çekiyoruz.
- We are longing for world peace.
I stay too long: but here my father comes.
The Rabbit sighed. He thought it would be a long time before this magic called Real happened to him. He longed to become Real, to know what it felt like; and yet the idea of growing shabby and losing his eyes and whiskers was rather sad.
Every uptick made the longs cheer.
It's a long way from the Earth to the Moon.
He threw the ball long.
How long is it until the next bus arrives?.
The pyramids of Egypt have been around for a long time.
Byron wasn't aware he was staring as long as he was. His manager saw him and gathered all the girls behind the counter together and had them stare at Byron. Finally she said, Byron, take a picture; it will last longer. Byron was startled out of his daydream and the girls all laughed at him.
... 11:00 PM no longer focus on the delivery of news. ...
... It's no longer just a YouTube channel. ...