Tom bana bir DVD ödünç verdi.
- Tom loaned me that DVD.
Keşke arabamı Tom'a ödünç vermeseydim.
- I wish I hadn't loaned Tom my car.
Tom hiç ona ödünç para vermeni istedi mi?
- Has Tom ever asked you to loan him money?
Tom Mary'ye herhangi bir ödünç para veremediğini söyledi.
- Tom said he couldn't loan any money to Mary.
Sanırım Tom'a borç para vermek kötü bir fikir.
- I think it's a bad idea to loan Tom money.
Tom Mary'den borç istemeyecek kadar akıllı olmalı.
- Tom should know better than to ask Mary for a loan.
Bana bir kalem ödünç verebilir misin?
- Can you loan me a pen?
İngilizce Fransızcadan gelen birçok ödünç kelimeye sahiptir.
- English has many loan words from French.
Kimse bana ödünç para vermezdi.
- Nobody would loan me money.
Tom hiç ona ödünç para vermeni istedi mi?
- Has Tom ever asked you to loan him money?
Tom'un avans ricası geri çevrildi.
- Tom's loan request was turned down.
Kimse bana para borç vermez.
- Nobody would loan me money.
Kimse bana para borç vermez.
- Nobody would loan me money.
Bir taksi için bana otuz dolar borç verebilir misin?
- Can you loan me thirty dollars for a cab?
Tom Mary'den ona biraz para ödünç vermesini istedi.
- Tom wanted Mary to loan him some money.
Şirket bankanın yeni makineler almak için onlara bir miktar para ödünç vermesini istedi.
- The company asked the bank to loan them some money to buy new machinery.
Tom Mary'den ona biraz para ödünç vermesini istedi.
- Tom wanted Mary to loan him some money.
Banka ona 500 dolar ödünç verdi.
- The bank loaned her 500 dollars.
Sanırım Tom'a borç para vermek kötü bir fikir.
- I think it's a bad idea to loan Tom money.
Thank you for the loan of your lawn mower.
He made a payment on his loan.
He got a five grand loan.
When you loan somebody something, they have the responsibility to safeguard it.