English - Turkish
Definition of lively, lifelike; bright, dazzling; clear, distinct; graphic in English Turkish dictionary
- vivid
- {s} hayat dolu
- vivid
- {s} canlı
Onun çok canlı bir hayal gücü var.
-He has a very vivid imagination.
Hiçbir şey bir resimden daha canlı değildir.
-Nothing is more vivid than a picture.
- vivid
- {s} etkili, canlı: a vivid description etkili bir anlatım
- vivid
- {s} inandırıcı
Yazar cinayet davasını inandırıcı biçimde açıkladı.
-The author described the murder case vividly.
- vivid
- göz alıcı
- vivid
- güçlü
- vivid
- (ışık/renk) parlak
- vivid
- akılda kalıcı
- vivid
- etkili
New York'ta Ekim 1987 borsa krizi hâlâ etkili bir şekilde hatırlanmaktadır.
-The stock market crash of October 1987 in New York is still vividly remembered.
Tom'un etkili bir hayal gücü var.
-Tom has a vivid imagination.
- vivid
- canlı/parlak
- vivid
- (sıfat) canlı, hayat dolu, parlak, yalın, inandırıcı
- vivid
- vividlyçok canlı bir şekilde
- vivid
- vividnessparlaklık
- vivid
- canlılık
- vivid
- {s} kuvvetli, canlı: a vivid imagination
- vivid
- {s} parlak
- vivid
- {s} parlak: a vivid color parlak bir renk
Related Terms
English - English
Definition of lively, lifelike; bright, dazzling; clear, distinct; graphic in English English dictionary
- {s} vivid
lively, lifelike; bright, dazzling; clear, distinct; graphic
Hyphenation
lively, lifelike; bright, dazzling; clear, distinct; gra·phicPronunciation
Resimler
History
Favorites