Tom teaches an undergraduate course in translation.
- Tom çeviride lisans kursu öğretiyor.
The police suspended Tom's licence on the spot.
- Polis olay yerinde Tom'un lisansını askıya aldı.
I had my licence renewed a week ago.
- Bir hafta önce lisansımın süresini uzattım.
We're releasing all the sentences we collect under the Creative Commons Attribution license.
- Topladığımız tüm cümleleri Creative Commons Attribution lisansı altında serbest bırakıyoruz.
You'll be receiving your license in the mail.
- Posta ile lisansını alacaksın.
He has a master's degree in mathematics.
- O matematik alanında yüksek lisans derecesine sahiptir.
Master's degrees in Britain are not very common.
- İngiltere'de yüksek lisans dereceleri çok yaygın değildir.
I earned a bachelor's degree.
- Ben bir lisans derecesi aldım.