Select Keyboard: Türkçe ▾ X
| ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|
|
Limonlu bir çay , lütfen.
- A tea with lemon, please.
Limon ekşi bir meyvedir.
- The lemon is a sour fruit.
Mary'nin limonlu kekleri ölmeye değer.
- Mary's lemon cheesecake is to die for.
Limonlu gazozu portakallı gazozdan daha çok severim.
- I like lemonade more than orangeade.
Hayat sana limonlar veriyorsa, limonata yap.
- If life gives you lemons, make lemonade.
Tom limonatasından bir yudum aldı.
- Tom took a sip of lemonade.