limits, bounds (especially with of)

listen to the pronunciation of limits, bounds (especially with of)
English - Turkish

Definition of limits, bounds (especially with of) in English Turkish dictionary

pale
{s} solgun

Jane çok solgun görünüyor. - Jane looks very pale.

Tom solgun görünüyor. Ona bir şey mi oldu? - Tom looks pale. Is anything the matter with him?

pale
{s} soluk

O hep soluk görünüyor. - She always looks pale.

Turkuaz rengi, berrak su rengini çağrıştırıyor, açık ve soluk bir mavi. - The turquoise colour evokes the colour of clear water, it's a light and pale blue.

pale
{f} rengi solmak
pale
{s} açık

Turkuaz rengi, berrak su rengini çağrıştırıyor, açık ve soluk bir mavi. - The turquoise colour evokes the colour of clear water, it's a light and pale blue.

Gündüzleri açık bir güneş görürüz, ve geceleri solgun bir ay ve güzel yıldızları görürüz. - At daytime, we see the clear sun, and at nighttime we see the pale moon and the beautiful stars.

pale
mat
pale
cansız
pale
sönük kalmak
pale
solmak
pale
{i} yetki alanı
pale
(Tekstil) soluk, uçuk, mat, pastel
pale
belirli kimselerin oturmasına tahsis edilmiş mıntıka
pale
{i} kazık
pale
sınırlandırılmış herhangi bir şey
pale
{s} sararmış

Hayalet gibi sararmışsın. - You're pale as a ghost.

pale
{i} akça
pale
{s} sarı

Mutfak soluk sarı çinilerle kaplıydı. - The kitchen was lined with pale yellow tiles.

pale
{f} soldurmak
pale
{s} açık, uçuk (renk)
English - English
pale

All things considered, we advise the male reader to keep his desires in check till he is at least twenty-five, and the female not to enter the pale of wedlock until she has attained the age of twenty.

limits, bounds (especially with of)
Favorites