The island has a fine harbor.
- Adanın güzel bir limanı var.
Sydney has a beautiful natural harbor.
- Sydney'in güzel bir doğal limanı vardır.
Nagasaki, where I was born, is a beautiful port city.
- Doğduğum yer olan Nagasaki, güzel bir liman kentidir.
Hundreds of ships left American ports.
- Yüzlerce gemi Amerikan limanlarından ayrıldı.
The enemy warships bombed our warehouses in the harbour.
- Düşman savaş gemileri limandaki depolarımızı bombaladı.
The police found Tom's body floating in the harbour.
- Polis, Tom'un vücudunu limanda yüzerken buldu.
The girl was gazing at the dock.
- Kız limana bakıyordu.
Odessa and Sebastopol are seaports on the Black Sea.
- Odessa ve Sivastopol Karadeniz'de limandır.
Many ports are in the east.
- Pek çok limanlar doğudadır.
Hundreds of ships left American ports.
- Yüzlerce gemi Amerikan limanlarından ayrıldı.
The waterfront is a beautiful area.
- Liman bölgesi güzel bir alandır.
A free port was established.
- Serbest liman kuruldu