Bu şarkı bana ilk aşkımın acısını hatırlatıyor
- Dieses Lied erinnert mich an meinen ersten Liebeskummer.
Müzik benim ilk aşkımdı ve son aşkım olarak kalacak!
- Musik war meine erste Liebe und sie wird auch meine letzte sein!
Tom Mary'ye bir aşk mektubu yazdı.
- Tom schrieb Maria einen Liebesbrief.
O tek-taraflı bir aşk ilişkisiydi.
- Es war eine einseitige Liebesbeziehung.
Birbirlerini sevgi dolu öptüler.
- Die Liebenden küssten einander.
Bizim ilişkimiz çok içten ve sevgi dolu.
- Unsere Beziehung ist sehr innig und liebevoll.
Ben annemi seviyorum ve annem beni seviyor.
- Ich liebe meine Mutter, und meine Mutter liebt mich.
Kahveyi çaydan daha çok seviyorum.
- Ich mag lieber Kaffee als Schwarztee.
will-JB.
Fransa, seni seviyorum!
- Frankreich, ich liebe dich!
Seni seviyorum, Laurie.
- Ich liebe dich, Laurie.
Özlemenin nasıl olduğunu unuttuğun an, sevgi bitmiş demektir.
- Die Liebe ist vorbei, wenn man vergessen hat, wie es ist, zu vermissen.
Sende üç şeyi fark eden insana güven: gülümsemenin ardında sakladığın acıyı, öfkenin ardındaki sevgiyi, suskunluğunun ardındaki sebebi.
- Vertraue dem Menschen, der drei Dinge an dir bemerkt: den Kummer hinter deinem Lächeln, die Liebe hinter deinem Zorn und den Grund deines Schweigens.
Merhaba, canım, sevgilim, tatlım, kaderim. Günün nasıldı?
- Hi, my dear, my darling, my honey, my destiny. How was your day?
Bu kitap benim için çok değerli.
- This book is too dear for me.
Mary benim için çok değerli.
- Mary is very dear to me.
Open the door, dear children — your mother's brought each of you something.
- Öffnet die Tür, liebe Kinder, eure Mutter hat jedem von euch etwas mitgebracht.
My dear child, stay down here, otherwise the mean geese will bite you to death.
- Mein liebes Kind, bleib hier unten stehen, die bösen Gänse beißen dich tot.