Banka ona 500 dolar ödünç verdi.
- The bank lent him 500 dollars.
Banka ona 500 dolar ödünç verdi.
- The bank lent her 500 dollars.
Banka ona 500 dolar ödünç verdi.
- The bank lent him 500 dollars.
Arkadaşının ona ödünç verdiği tüm parayı harcadı.
- He spent all the money that his friend had lent him.
bir şeyi ödünç vermek.
Öğrencilerden herhangi birine kitaplarımı ödünç vermek istemiyorum.
- I don't lend my books to any of the students.
Tom bana biraz para ödünç vermek için yeterince kibardı.
- Tom was kind enough to lend me some money.
Ona ödünç para vermek zorundaydım.
- I had to lend to him money.
Öğrencilerden herhangi birine kitaplarımı ödünç vermek istemiyorum.
- I don't lend my books to any of the students.
Paranı ona ödünç vermek senin aptallığın.
- It is stupid of you to lend him your money.
Tom parayı bana ödünç vermeyi önerdi.
- Tom offered to lend me the money.
Bana bir zımba ödünç verebilir misiniz?
- Can you lend me a stapler?
Bana sözlüğünü ödünç ver, lütfen.
- Lend me your dictionary, please.
Don't get upset, I was just having a lend.
The long history of the past does not lend itself to a simple black and white interpretation.