Başarıların benimki ile karşılaştırılamaz.
- Your achievements cannot be compared with mine.
O, her zaman başarılarıyla övünüyor.
- He is always boasting of his achievements.
Yararlar maliyetlerden daha ağır basar.
- The benefits outweigh the costs.
Onun yararları hakkında yaygara yaptı.
- She made a fuss about her benefits.
Banka hizmetleri gittikçe daha pahalı oluyor.
- Bank services are getting more and more expensive.
Fabrika işçilerinin ailelerinin okullara, hastanelere ve mağazalara ihtiyaçları vardır, bu yüzden bu hizmetleri sağlamak için daha fazla insan bölgede yaşamak için gelir. Böylece bir şehir gelişir.
- The families of the factory workers need schools, hospitals, and stores, so more people come to live in the area to provide these services, and thus a city grows.
Tom'un yetenekleriyle gurur duyuyorum.
- I'm proud of Tom's accomplishments.
Onun bilimsel becerileri vardı ama o bile onu bilmiyordu.
- He had scientific attainments, but he didn't even know it.
His achievements were acknowledged.
- Seine Leistungen wurden anerkannt.