Japonya'da yaşamak pahalı.
- Es ist teuer, in Japan zu leben.
Tom Boston'da yaşamak istemiyor.
- Tom will nicht in Boston leben.
Yaşamdaki amacı bir müzisyen olmaktı.
- Sein Lebensziel war es, ein Musiker zu werden.
Hapishanedeki yaşam bir hayvanın yaşamından daha kötüdür.
- Das Leben im Gefängnis ist schlimmer als das Leben eines Tieres.
Ben hayatımda öğrenmem gereken her şeyi bir kardan adamdan öğrendim.
- Alles, was man über das Leben wissen muss, habe ich von einem Schneemann gelernt.
Hayatımın neye benzediği hakkında bir fikrin var mı?
- Hast du eine Vorstellung davon, wie mein Leben aussieht?
Seveceksen ömürlük sev yalnızca bir günlük değil!
- Wenn du liebst, liebe ein Leben lang und nicht nur einen Tag!
Birçok ülkede en yüksek ceza ömür boyu hapistir.
- In vielen Ländern ist die lebenslange Freiheitsstrafe die Höchststrafe.
Seveceksen ömürlük sev yalnızca bir günlük değil!
- Wenn du liebst, liebe ein Leben lang und nicht nur einen Tag!
Varlıklı bir bayan olarak Leyla'nın yaşamı bir seraptı.
- Layla's life as a wealthy lady was a mirage.
Tom nükleer enerjiye karşı hareket için hayatını adadı.
- Tom has devoted his life to the movement against nuclear energy.
Sami hayatını kurtarmak için harekete geçmek zorundaydı.
- Sami had to act to save his life.
Kısa sürede yaşam tarzına alıştı.
- She soon adjusted to his way of life.
Yaşam olduğu sürece umut da olacaktır.
- While there is life, there is hope.
Kişinin yaşam tarzı, büyük ölçüde para ile belirlenir.
- One's lifestyle is largely determined by money.
Hayatımda en önemli kişi sizsiniz.
- You are the most important person in my life.
Sağlık ve canlılık uzun hayat için gereklidir.
- Health and vitality are important for long life.
Bazı insanlar ölümden sonra ebedi hayata inanıyorlar.
- Some people believe in eternal life after death.
Tom'un sağlıklı bir yaşam tarzı vardır.
- Tom has a healthy lifestyle.
Kişinin yaşam tarzı, büyük ölçüde para ile belirlenir.
- One's lifestyle is largely determined by money.
Whether or not Imogen of the Internet will live out her life without causing national scandal depends entirely on Mark Zuckerberg's privacy policies.
- Ob Imogen aus dem Internet ihr Leben ausleben wird, ohne einen landesweiten Skandal auszulösen, hängt gänzlich von Mark Zuckerbergs Datenschutzrichtlinien ab.
Fish cannot live out of water.
- Fische können außerhalb des Wassers nicht leben.
... LEBEN IST NUR EIN TRAUM! ...