Mary was not worthy of your trust.
- Mary güveninize layık değildi.
He wasn't worthy of suspicion.
- O kuşkuya layık değildi.
We will elect whoever we believe is worthy.
- Layık olduğunu düşündüğümüz kimseyi seçeceğiz.
This book is worthy of praise.
- Bu kitap övgüye layık.
A feast like this is fit for a king!
- Krallara layık bir şölen!
He wasn't worthy of suspicion.
- O kuşkuya layık değildi.
He wasn't worthy of suspicion.
- O şüpheye layık değildi.
She was deemed to deserve the gold medal for fair play.
I want to be worthy of your friendship.
- Ben senin dostluğuna layık olmak istiyorum.
I am honored to be awarded this prize.
- Bu ödüle layık olmaktan onur duyuyorum.
I want to be worthy of your friendship.
- Ben senin dostluğuna layık olmak istiyorum.
We gave him a royal send-off at the airport.
- Havaalanında ona krallara layık bir uğurlama yaptık.