Ben sadece öğleden sonraki toplantıya katılamayacağımı sana bildirmek istiyorum.
- I just want to let you know that I can't attend this afternoon's meeting.
Yemekten sonraki konuşmalarında, onlar politikadan bahsettiler.
- In their discourse after dinner, they talked about politics.
Jane geyiğin arkasından elinden geldiği kadar hızlı koştu.
- Jane ran after the deer as fast as possible.
Biz onun arkasından odaya girdik.
- We entered the room after him.
O açlık ve yorgunluk yüzünden bayıldı, ancak bir süre sonra kendine geldi.
- He fainted with hunger and fatigue, but came to after a while.
O, kötü bir soğuk algınlığı yüzünden yatakta olan kızkardeşine baktı.
- She looked after her sister, who was in bed with a bad cold.
Kısa bir mücadele sonrası, onlar kazandı.
- After a brief fight, they won.
O, öğle yemeğinden önce çok iyiydi, ama sonrasında hasta hissetti.
- She was very well before lunch, but felt sick afterward.
O cumartesi öğleden sonraları ne yapıyor?
- What does he do on Saturday afternoons?
Ben öğleden sonraları sık sık verandanın üstüne oturup okurum.
- I often sit on the porch and read in the afternoon.
Tom, o günkü olaylar hakkında yazdıktan sonra günlüğü kapattı.
- Tom closed his diary after writing about that day's events.
Senin hakkında bu kadar endişe etmeme gerek yoktu.Tom'un sana bakacağını bilmeliydim.
- I needn't have been so worried about you. I should've known that Tom would look after you.
Hava tahminine göre bu öğleden sonra yağmurlu olacaktı ama öyle olmadı.
- The weather forecast said that it would rain this afternoon, but it didn't.
Onun görevi çocuklara bakmaktı.
- Her duty was to look after the children.
Fırtınadan sonra gelen sakinlik.
- The calm that comes after the storm.