larger quantity; additional amount; greater degree

listen to the pronunciation of larger quantity; additional amount; greater degree
English - Turkish

Definition of larger quantity; additional amount; greater degree in English Turkish dictionary

more
{s} daha fazla

Bir dörtlü, bir üçlüden bir üye daha fazladır. - A quartet has one more member than a trio.

Kollarımızdaki pazularımızdan çok daha fazlasına sahibiz,Per. - We've got a lot more than just biceps in our arms, Per.

more
daha

Onu tanıdıkça daha çok seversin. - The more you know about him, the more you like him.

O harcadığından daha fazla para kazanıyor. - She earns more than she spends.

more
(Bilgisayar) ayrıntılar
more
(Bilgisayar) tümü
more
(Bilgisayar) en çok
more
(Bilgisayar) başka

İyi sağlık başka herhangi bir şeyden daha değerlidir. - Good health is more valuable than anything else.

Tom tanıdığım başka herhangi birinden daha çok kitap okur. - Tom reads more books than anyone else I know.

more
(Bilgisayar) tüm

Ateistlerin tüm dindar ve sosyalistlerden daha merhametli olduğunu biliyorum. - I know atheists that have more humanity than all these religious and these socialists.

Umarım bu harcama raporu tüm ilişkili iş masraflarını içerir,çünkü bundan bir sent daha fazlasını ödemeyeceğim. - I hope this expense report contains all the relevant business expenses because I'm not paying a cent more after this.

more
-den daha çok
more
(Bilgisayar) tüm seçenekler
more
ziyade

Yarasa, bir kuş olmaktan ziyâde, bir sıçandır. - A bat is no more a bird than a rat is.

Daha fazla insanın yaptıkları şeylerden daha ziyade söyledikleri şeylerden başı belaya girer. - More people get into trouble for things they say rather than for what they do.

more
(Bilgisayar) ek bilgi
more
daha çok

Onu tanıdıkça daha çok seversin. - The more you know about him, the more you like him.

Alçak gönüllülük çoğunlukla kibirden daha çok yükseltir. - Humility often gains more than pride.

more
neither more nor less ne fazla ne eksik
more
{s} daha: one more time bir kez daha. two more oranges iki
more
fazla bir şey

Daha fazla bir şey var mı? - Is there something more?

Benim için yapabileceğin daha fazla bir şey yok. - There's nothing more you can do for me.

more
tam o kadar
more
takriben
more
bir kat fazla
English - English
{i} more
larger quantity; additional amount; greater degree
Favorites