lanet!

listen to the pronunciation of lanet!
Turkish - English
fuck!
damnation

It isn't possible to determine if there's either salvation or damnation. - Kurtuluş veya lanet olup olmadığını belirlemek mümkün değildir.

damn

Damn it, Tom. I said no! - Lanet olsun,Tom. Hayır dedim!

Damn! I forgot to buy rice. - Lanet olsun! Pirinç almayı unuttum.

curse

The witch cursed the poor little girl. - Cadı zavallı küçük kızı lanetledi.

She cursed him for forgetting his promise. - Sözünü unuttuğu için onu lanetledi.

bleeding
curst
tarnation
anathema
(Argo) frigging
wretched
friggin
bloody

Shut that bloody door! - O lanet kapıyı kapat!

If you drink and drive, you're a bloody idiot. - Eğer içki içersen ve araba sürersen sen lanet olası bir salaksın.

damned

Fuck, I cannot sleep because those damned owls are hooting so loudly. - Lanet, uyuyamıyorum çünkü o lanet baykuşlar çok yüksek sesle ötüyorlar.

Damned, you look good! - Lanet, iyi görünüyorsun!

oath
ruddy
jinx
malediction
reprobation
damnit
give damn
curse to
maledict
a damn
to curse
execration
peevish
cuss
malison
swearword
curse, imprecation
imprecatory
curse, imprecation; cursed, damned, bloody
cursed, accursed, damned
murrain
imprecation
goddamn

For fuck's sake, where did I put my goddamn house keys? - Kahretsin, lanet olası ev anahtarlarını nereye koydum?

cursed

The witch cursed the poor little girl. - Cadı zavallı küçük kızı lanetledi.

The thief cursed the police for finding him. - Kendisini bulduğu için polisi lanetledi.

damnable
nuts
darn
tarnation
Turkish - Turkish
ander
kargış
Kötü, berbat, çok kötü
Tanrının gazabı
Ters, berbat, çok kötü
Tanrı'nın sevgi ve ilgisinden mahrum olma, beddua
Ters, berbat, çok kötü: "Lanet filozofum diyerek ortaya çıkıp Allah'a ve kullara karşı hezeyan eden tımarhanelik herifler!"- Ö. Seyfettin
Tanrı'nın sevgi ve ilgisinden mahrum olma, beddua: "Başıma yağan bu ana laneti beni ürpertiyor."- Y. Z. Ortaç
Tanrı bağışlamasından yoksun kalma
lanet!
Favorites